12 Mart 2015 Perşembe

KİTAP YORUMU #4 | Tuhaf Melekler (StrangeAngels #1)


"Karanlık, tehlikeli ve seksi! Dru Anderson, bağımlılık yaratacak, yeni bir kahraman." -Richelle Mead, New York Times çoksatarı Vampir Akademisi serisinin yazarı

Babam? Zombi. Annem? Öleli çok oldu. Ben? Ah! İste en korkutucu kısım da, bu.

Gerçek Dünya korkunç bir yer. Kötü adamlardan payına düşeni alan, on altı yaşındaki Dru Anderson bunu iyi biliyor. Dru silahlı ve tehlikeli. Önce öldürüp sonra soru sormaya hazır. Bu yüzden de kime gerçekten güvenebileceğini çözmesi biraz zaman alacak. Kendini bildi bileli biraz garipti. Babasıyla birlikte bir kasabadan diğerine geçiyor, geceleri ortaya çıkan yaratıkları avlıyordu. Evet, bu, sıradışı bir hayattı ama kötü de değildi. Ta ki bir kasabada, mutfak kapısında bir zombi belirinceye kadar. Dru yapayalnız, korku içinde ve kapana kısılmış durumdaydı. Yaşamak için aklının ve aldığı eğitimin her zerresine ihtiyacı olacaktı. Yaratıklarsa ava karşılık vermeye kararlı ve mönülerinin yıldızı ise Dru. Genç kızın hayatta kalma şansı var mı? Yoka yakın! 

Şafak sökene kadar dayanabilirse, oyun bitmiş olacak... 

Dru ne kadar özel biri olduğunu keşfedebilecek mi? İntikamlar'ı bekleyin.

Dru Anderson karanlıktan korkmuyor. Ama korkmalı.



                             _____________________________________

  Uzun, çok uzun bir aradan sonra tekrar merhaba! Bazı özel sebeplerden dolayı bloğumu ihmal ettim. Ama gördüğünüz gibi, geri döndüm. Bugün yorumlayacağım kitabıı taa 2015 ocak ayında okudum. 

  Öncelikle, kitabın arka kapağındaki saçmalıktan bahsetmek istiyorum. Bu kitabı okuyan arkadaşlarımla birlikte, kitap üzerinde konuştuğumuzda her zaman bunu söylemeden geçmeyiz. Arka kapak o kadar saçma, o kadar bebeksi ki... Eğer arka kapağı okusaydım, kesinlikle almazdım. Kitabı da Yiğit'ten duyduğum için aldım zaten. Pişman mıyım? Belki, biraz.

 Ana karakterimizin adı Dru Anderson; avcı bir ailenin ilk ve son çocuğu. Tabii, avcı dediğim zaman aklınıza Teen Wolf'daki gibi avcılar gelmesin.

 Dru, annesini yıllar önce kaybetmiştir. Babası ve babaannesi ile birlikte yaşamaktadır. Ta ki, babaannesinin ölümüne kadar. Avcı mesleğinin getirdiği dezavantajlardan bir tanesi de; sık sık taşınmak, ülke değiştirmektir. İlk duyduğunuzda hoşunuza gitmiş olabilir ama düşünsenize, hiç arkadaşınız yok. Tam birine ısınacakken taşınıyorsunuz. Dru, bu durumla birçok kez karşılaştığı için artık eskisi gibi insanlara yakınlaşmaya çalışmamaktadır. Çünkü eninde sonunda taşınacaklarını bildiği için, hem karşısındakine hem de kendisine acı vermemesi için kimseye bağlanmaz. Bunun kendisi için en iyisi olduğunu düşünür. Babaannesinin ölümünden sonra tekrar başka bir yere taşınırlar. (Yerin adını hatırlamıyorum, üzgünüm) 
Dru, yeni okulundan eve geldiği zaman kimseyi bulamaz. Etrafına bakınır ve bir not bulur. Not babasına aittir, ve ona yarın geleceğini söylemiştir. Dru, bu durum karşısında şaşırır, çünkü ava her zaman babasıyla birlikte çıkmışlardır. O süper güçleri olan yaratıkları avlamasa da, babasına yardım etmeye çalışır. Dru, bu notun üzerinde çok düşünür. Daha sonra uyumaya karar verir, uyandığında heyecanlı bir şekilde babasını evde aramaya koyulur. Ama babası evde yoktur, hala gelmemiştir. 

 Babası olmadan bir süre idare ettikten sonra kapısı çalınır. Babasının geldiğini umarak kapıyı açar. Evet, babası gelmiştir. Ama zombi olan hali... Genç kız, şok olur ve ne yapacağını şaşar. Onu öldürmezse, zombi onu öldürecektir. İkili boğuşmaya girdikten sonra Dru onu öldürmüştür. *SPOİLER DEĞİL* Genç kız, bu ıssız şehirde, kimsesiz, bir parasız ne yapacaktır, babasını zombiye çevirenleri bulmak için hangi tehlikeli yolları atlatacaktır? 

 Yazar, karakteri o kadar derin yaratmak istemiş ki, bu kadar acemi olan bir avcı aileyi resmen usta gibi anlatmış. Bu da nolmuş, Feyza'nın sinirlerini oynatmaya yetmiş. Aslında ilk okuduğunuzda biraz hoşunuza gider gibi oluyor ama daha sonra kitap üzerinde düşününce, o kadar da şahşahalı olmadığını görüyorsunuz. Betimlemeri çok uzun tutmuş sayın yazar. Mesela, bir ağaçtan bahsedecek; bu ağaçla yaşadığı olayları iki sayfa civarı anlatıyor. "Nasılsın?" diye sorulduğunda baya düşünüyor, düşünüyor, düşünüyor ve öyle cevap veriyor. Ama olay gidişatını çok sevdim. Her şey, çok hızlı ilerliyor ve kitabın sonuna ışık tutuyor. Sürükleyici idi yani. Tuhaf Melekler'i öneririm ama almak için yanıp tutuştuğunuz onca kitap listesi varken bu kitabı almayı düşünmeyin. En sona bırakmanızı tavsiye ederim. 




0 yorum:

Yorum Gönder